Cumhur İttifakı 2024 yılında yapılan yerel seçimlerde önemli bir yenilgi aldı. Aralarında
büyükşehirlerin de olduğu çok sayıda yerleşim yerinin yönetimini CHP ve ortağı DEM Partiye kaptırdı.
Ancak bu yenilgi başta Ak Parti ve MHP olmak üzere iktidar partilerini telaşa sevk etmediği gibi onlar
için toparlanıp yeniden yapılanmak için bir fırsat oldu. Önce bir oturup düşündüler, biz nerede yanlış
yaptık dediler. Uzun araştırma ve tartışmalardan sonra tam net olmasa bile bir tablo ortaya çıktı. Reis
buna göre yeni bir yapılanmanın sinyalini verdi. Kongreler yapıldı, teşkilat büyük ölçüde yenilendi.
Örgütler halkın içine dağılarak sorunları bir bir açığa çıkarmaya başladılar. Şimdi önümüzde
tartışmasız, kavgasız, bir şölen havasında geçeceği belli olan bir büyük kongre var. Hayırlı olsun.
Buna karşılık CHP ve ona payanda olan DEM ne yaptı. Önlerinde önemli bir fırsat vardı. Şayet başta
İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere kazandıkları belediyelerde gerçek anlamda belediyecilik
yapsalar, birikmiş sorunların çözümü için uğraşsalar, seçmen ile sıkı bir bağ kurmuş olur ve 28
seçimlerini garanti ederlerdi.
Ama onlar böyle yapmadı. CHP'li belediyeler en iyi yaptıkları şeyleri yapmakta devam ettiler. Olur
olmaz günlerde, olur olmaz sanatçılara konserler verdirdiler. Adı duyulmamış sanatçılara şehirlerin
her köşesine birer heykel diktirdiler. Bunlar için de belediye bütçesinden, yani halkın cebinden
milyonlarca lira ödediler. Artık bunların ne kadarı söz konusu sanatçılara gitti, ne kadarı birileriyle
paylaşıldı onu bilemeyiz. Aralarında bazıları sessiz sedasız bazı hizmetler yapmaya çalıştılarsa da onca
gürültü arasında seslerini duyan olmadı. Bu şekilde CHP okyanus ötesinden kendisine verilen Türk
Milletini kültür yoluyla özünden koparma görevini bir ölçüde bile olsa yerine getirmeye çalıştı.
Buna karşılık DEM parti belediyecilik adına bazı şehirlerde bol miktarda Kürtçe tabela asmak dışında
bir şey yapmadı. İlginçtir, aday gösterilip seçimi kazanan kişilerin bir kısmı terör suçları nedeniyle
mahkemede davaları görülmekte olan kişilerden oluşuyordu. Bunların bir kısmı geçtiğimiz süre içinde
hüküm giydi ve seçilme yeterlilikleri düştü. DEM Parti isteseydi üzerlerinde bir suçlama olmayan
kişileri aday gösterip seçilmelerini sağlayabilirdi. Böylelikle devletin bu seçilmişlerin yerine kayyum
atama gibi zorunlulukları ortadan kalkmış olurdu. Anlaşılıyor ki bu partinin amacı hizmet değil, çeşitli
bahaneler üretip hem yurt içinde hem de özellikle yurt dışında seçilmişler görevden alınıyor diye
yaygara koparmak. Bilmezler ki yurt dışında bel bağladıkları destekçilerinin şu anda kendilerine
bakacak halleri yok, değil ki DEM Parti ve onun arkasındaki terör örgütüne yardım etsin.
Devletimiz önceleri bir süre olayların gelişmesini bekledi. Yeni seçilenlerin hangi yönde ilerleyeceğini
görmek istedi. Baktı ki adamlar koşa koşa yanlışların içine gidiyorlar o da gereken yasal ve idari
önlemleri almaya başladı. Birçok belediyeye kayyum atamaları, bir kısım belediyelerdeki yolsuzluk
soruşturmaları bu hareketlenmenin bir sonucudur. Görevden almalar yalnız DEM çerçevesinde
kalmadı, kent ittifakı kapsamında CHP listelerinden CHP'li belediyelere yerleştirilen terör unsurları da
bunlardan nasibini aldı.
Devlet yasa dışılığa karşı önlemler aldıkça muhalefet medyası, onun çizgisindeki sivil toplum
kuruluşları ve başta sorumsuz sosyal medya yaygarayı bastılar. Yalnız görevden alınanlar ve yakınları
değil, tüm muhalefet bir koro halinde emniyet güçlerine ve yargıya yükleniyorlar. Bunlar akıl
vermekle kalmıyor karşılarındakileri tehdide varıncaya kadar seslerini yükseltiyorlar. Şimdi en
başlarındaki kuruluş olan TÜSİAD'da yayına başladı. O da aklı sıra yargıya ayar verecek. Eskiden olsa
sesi dinlenir, tüm bürokrasi önünde diz çökerdi. O devir geçti, dediğimiz gibi hem yurt içinde, hem de
yurt dışında tutunacak dalları kalmadı. Konuşur, konuşur, susarlar.
Bu arada uyarmadan geçmeyelim. İktidarı destekleyen örgütler ve kuruluşlar belki de nezaketten
ayrılmamak için biraz suskun kalıyorlar. Bize göre biraz hareketlenmeleri doğru olur. Zira meydanı boş
bulan bozguncu medya her gün binbir türlü yalanla vatandaşın aklını bulandırıyor. Görev iktidar
yanlılarına, onun örgütüne, taraftarına düşüyor. Yalancıların dilini kesemeyeceğimize göre onlar da
bıkmadan, usanmadan doğruları anlatmak zorundalar. Zor bir görev, ama yapılması gerek.
CHP'li dostlara da bir uyarı var. Bu parti içinde yöneticilerinin gittiği yolun doğru olmadığını düşünen
çok sayıda vatansever insan var. Şu anda CHP bir yol ayırımında, kavga bir süre daha sürecek gibi
görünüyor. Bir zamanlar CHP bir Türkiye partisiydi. Seveni vardı, sevmeyeni de. Kendi doğrularını,
kendi programını seçmene sunar, oy isterdi. Şimdi CHP'nin temel yurt sorunları karşısında ne
düşündüğünü bilen var mı? Örneğin her zaman hükümeti eleştirdiğimiz gibi kasaba esnafını memnun
etmek aşkına olur olmaz yerlere gereksiz üniversiteler kurmanın sıkıntısını çekmekteyiz. Piyasada iş
yapacak adam kalmadı. Suriyeliler olmasa sanayi duracak. İşte size muhalefet konusu, bunları dile
getirin. Karşılıklı konuşalım, tartışalım. Olmaz mı? Ama önce Türkiye partisi olun, DEM Partinin
oyuncağı olmağı bırakın.