Geçtiğimiz hafta ortasından itibaren yurdumuzda çok sayıda orman yangını çıktı ve çıkmakta da devam ediyor. Bunların çoğu söndürüldü, az bir kısmı ise halen sürüyor.
Böyle bir olay aniden artış gösterdiğinde çeşitli yorumlar başlar. Sosyal medya insanların olaylar karşısında nasıl tepki verdiğinin tam olarak olmasa da bir aynasıdır. Medyaya baktık komplo teorileri üretmekteki muazzam başarımızı gördük. Tabi bunda yıllardır bize yapılan koşullandırmanın da etkisi büyük. Önemli bir bölümü yangınlardaki artışın küresel ısınmadan kaynaklandığını söylemiş. Kimsenin bir gecede nasıl olup da bu küresel ısınma denilen şeytan işi icadın nasıl arttığını araştırmak zahmetine katlanmamış. Zaten matematik özürlü bir toplumuz, okullarda en sevmediğimiz ders matematiktir.
Bir başka grup yorumcu ise yatıp kalkıp varsaydıkları hayali düşmanlarla kavga edenler. Bunlar da yangınların uzaydan yönlendirildiğini, amacın ülkeyi ağaçsızlaştırıp akıllı şehirler inşa etme olduğunu söylüyor. Kimmiş bu mimarlar, her halde okyanus ötesindedirler. Hatta bir kısmı teorilerini görseller ile kanıtlamaya çalışmış. Uzaydan gelen bir ateş topu kendi etrafında dönerek dünyamıza yaklaşıyor ve yangınları başlatıyor.
Bazıları daha sıradan iddialarla ortaya çıkıyor, bunların en önde geleni de birilerinin otel yapmak için bu ormanları yaktığı yönünde. Şimdi gündemde maden kanunu var ya, birileri de maden kanununa yol açmak için zeytinlik katliamı yapıldığını söylüyor. PKK olağan şüpheli olarak bu sefer pek ortalarda görünmüyor. Her halde diyorlar ki bu adamlar barış sürecinde, böyle bir şey yapmaz. Bu arada bir gerçeği hatırlatalım, bundan önceki bazı yangınlarda terör örgütü hiç katkısı olmadığı halde olayı üstlenmiş ve bu şekilde kendisine bir ölçüde paye çıkarma yolunu seçmişti.
Gelelim işin gerçeğine. Önce yangın neden olur, nasıl olur, onu öğrenelim. Önce yanacak bir madde gerek. Orman yangınlarında bu kuru ot, kuru dal, çöp, ağaç ve giderek yanabilecek her şey olarak düşünülmelidir. Yangının olması için yakıcı bir madde de gereklidir, bu da atmosferdeki oksijen gazıdır ve her yerde bol miktarda bulunur. Koşullar oluşmadan yangın meydana gelmez. Orman yangınlarında en uygun koşul 40 derecenin üstündeki sıcaklıklar, %20 nin altına düşen bir nem oranı ve aşırı rüzgardır. Tabi bir de tutuşmayı tetikleyecek bir araç. Ormandaki yanıcı maddelerin hiçbirisinin tutuşma sıcaklığı 60-70 derecenin altında değildir. O halde yangının başlaması için bir kıvılcıma gerek vardır. Bu da bir kibrit, veya başka bir yerden gelen ateşin sıçraması ya da ormandaki kırık cam parçalarının mercek görevi yaparak gerekli ısıyı oluşturmasıdır. Hatta çamlardan sızan reçinenin bile mercek görevi yaparak tutuşmaya neden olduğu bilinmektedir.
Şimdi bir bakalım atmosferdeki oksijen gazını engelleyemeyiz.Hava sıcaklığını, nem oranını ve rüzgar hızını istediğimiz ölçüde ayarlama gücümüz yoktur. O halde yangın çıkmasını önlemek için yapılacak ilk tutuşmanın önüne geçmekle olur. Bu da ateş yakarken dikkatli olmakla sağlanır. Tanık olduğumuz son olayda adamın biri ormana yakın bir yerde kaynak yapıyormuş. Çalışırken etrafa sıçrayan kıvılcımlar önce çevredeki kuru otları, sonra da giderek ormanı tutuşturmuş. O halde birinci kural orman civarında ateş yakarken dikkat etmek, çok mecbur kalsak bile yanımızda su dolu bir kova ve benzeri şeyler bulundurmaktır.
Orman yangınlarının önemli bir bölümü de anız yakarken çıkmaktadır. Bizim çiftçimiz sürmede kolaylık olsun diye ekin biçmede kalan anızları yakar. Bunun ateşi de gider ormana atlar. Çok söyledik, tembellik etmeyin, anız yakmayın. Sürmesi biraz zor olur ama o haliyle sürün toprağı. Hem anız yakarken toprağın kimyasal ve biyolojik dengesini bozuyorsunuz. Azot, fosfor, potasyum gibi değerli elementler ateşle birlikte uçup gidiyor. Sonra da para verip gübre diye bunları toprağa geri koyuyorsunuz.
Tutuşmanın önüne geçmek dedik, orman kenarından geçerken araçlardan sigara izmariti veya yanar bir şey atma, bunları anlatmaya gerek bile yok. En önemli önlemlerden biri de çevrede kolay tutuşabilecek veya tutuşmayı sağlayabilecek araç, gereç, malzeme bırakmamaktır. Orman kenarları genellikle şişe kırıkları ile doludur. kesinlikle cam parçalarını ormanda bırakmayınız. Veya tutuşmaya neden olmayacak bir mekana atınız. Orman çevresinde olsun, gördüğümüz kadarıyla Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde olsun çıkan yangınlarda önce otlar tutuşuyor, tutuşan otlar kuru dalları ve dallar da ağaçları yakıyor. Yanan otlardaki ateşin hareket hızı çok fazla, rüzgarda yalayıp geçiyor. Ağacın gövdesini tutuşturmak kolay değildir. Dibine kibrit çaksanız hemen yanmaz, mutlaka ilave bir ateş ister. Dolayısıyla kuru otları temizlersek çıkabilecek yangınların yayılmasını belki de yarı yarıya düşürebiliriz. Bu görev öncelikle Orman İşletmelerine ve Belediyelere düşüyor. Bölgenizdeki ormanlarda veya yangın tehlikesi altındaki alanlarda kuru otları mutlaka temizleyin. Gerekirse vatandaşı da bu işte gönüllü görevlendirin. Herkes tarlasının, evinin civarını temizlese yeter.
Otları balyalayıp hayvan yemi olarak kullanabilirsiniz, bu mümkün değilse bir yere yığın, üzerini toprakla örtün. Gelecek yıl gübre olarak kullanın. Ama orman içinde tek bir biçilmemiş ot bırakmayın.
Komplo teorisyenlerine bir cevap verip konuyu kapatalım. Yangınlar neden birdenbire başladı. Çünkü 25 haziran günü tüm bölgede 25-30 derece arasında seyreden sıcaklıklar birden 40-45 dereceye çıktı. Bu kadar basit.