İzmir'de bir sokak röportajı yapılıyor. Genç bir bayan yine genç bir adama sayıyor "AKP'lilerin İzmir'se işi yok" git buradan". Adamcağız ezilip büzülüyor, kendini savunmaya çalışıyor, ama nafile, kadın daha da azgınlaşıyor. Daha önce de görmüştük, sokakta baş örtülü genç kızlara saldıran kadınları, şimdi erkeklere de saldırmaya başladılar. Seçim heyecanı arttıkça vatandaşın bir kısmında bu tür tepkiler olacak mutlaka. Ama bakıyoruz, sokakta bir CHP'liyi çevirip de, senin burada işin yok, git Yunanistana, Ermenistana diyen AK Partili göremiyoruz. Bütün tepki, bütün heyecan, bütün sertlik muhalefet kanadından geliyor. Belki de iki yüz yıldır sürdürdükleri sınıf egemenliğinin son bulacak olması nedeniyle bu kadar hırçınlaşıyorlar, bilinmez.
Bu hırçınlaşmada muhalefet yöneticilerinin payı da çok büyük. Gerçi muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu yumuşak siyasi mesajlar veriyor. Herkes kucaklamaktan, gelecek olan bahar günlerinden söz ediyor. Çok güzel. Ama yamalı bohça muhalefetin bir kısım sözcüleri dillerini tutamıyorlar, intikam, intikam diye bağırıp çağırıyorlar. Örneğin TİP milletvekili Ahmet Şık şöyle diyor, "AK Parti'ye ya da MHP'ye bırakmayacağız bu muhalefeti. Onlar zaten darma duman olacaklar. Suç örgütü üyesi olmaktan yargılanacaklar. AK Parti bu nedenle kapatılacak. AK Parti bir siyasi parti muamelesi görmeyecek. Siyasi parti kılığına girmiş bir suç örgütü diyecekler." Ahmet Şık gibi bir çok muhalefet yetkilisi de benzer sözler söylüyor. HDP ise freni boşalmış TIR kamyonu gibi durmuyor, devamlı tehdit ve küfür yağdırıyor. Bunların yurt dışındaki sözcüleri ise tutuklanma tehlikesi bulunmadığından rahatlıkla anlatıyorlar kazanırlarsa neler yapacaklarını. Biz HDP'nin söylemlerine şaşırmıyoruz. Zira onlar "100 yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz" diye konuşmaktan çekinmiyorlar. HDP'li Sırrı Sakık bunu söylüyor. Söylesin, onların Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak istediğini herkes biliyor. Ama aynı siyasi ekip Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz diyorsa o zaman Kılıçdaroğlu'na sormak gerek "Bunlar cumhuriyeti değiştirmeye kalkarlarsa senin tavrın ne olacak" diye.
Yetkililer böyle heyecanla atıp tutunca onların peşinden giden bir kısım seçmen de kendini kaybediyor ve İzmirli genç kadın gibi Ak Partililere İzmir'i yasaklamaya kalkıyor. Bizim iktidar yanlısı seçmenden beklentimiz şudur; kendisine ne kadar hakaret edilirse edilsin, sakın cevap vermesin. O da tepki gösterirse iş yabancı devletlerin istediği yere doğru uzanır, sokak çatışmaları, iç savaş ve en sonunda Türkiye'yi kurtarmak adına bir ABD işgali.
Burada sevinerek belirtmek istediğiniz bir konu var, Fethiye olarak bizler bu tartışmaların dışındayız. CHP'li belediye başkanımız bu tartışmaların dışında kalmaya çalışıyor, işiyle, gücüyle uğraşıyor. Belediyecilikte başarılı olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. CHP örgütü, başta kadın kolları olmak üzere ev ziyaretleri yapıyor, seçmenin dertlerine ortak olmaya çalışıyor. En önemlisi ise iktidar kadroları ile muhalefet kadroları aralarındaki hemşehrilik ve arkadaşlık bağlarını sürdürmekte devam ediyorlar. Birlikte yaşam barış içinde akıp gidiyor. Darısı tüm Türkiye'nin başına.