Rıfkııı... Nerdesin? Geldiysen masaya üç kere vur. Bu Rıfkı da bana dert oldu. Bir kere naklen yayında ABD'den bizlere el salladı, sonra kaybolup gitti. O yayından da çok kimse bir şey anlamamış. Sonuna kadar izleyenler diyor ki "Adam kuşkusuz bilgili birisi, ama bizim gibi sıradan siyasetçi topluluğuna o kadar bilimsel bir dille derdini anlatamazsın. Üstelik yayın da çok amatörce yapılmış, ses gidip geliyor, vesaire".
Rıfkı dediğimiz ABD'li bir iktisatçı. Esas ismi Rifkin, biz samimiyetimizden Rıfkı diyoruz kendisine. CHP bu şahsı ekonomik konularda danışman olarak görevlendirmiş. Sanki Türkiyede iktisattan anlayan kimse yokmuş gibi. Bir de bilmem kaç bin dolar aylık alacakmış. Bu para da bizim seçmenin cebinden çıkıyor sonunda. Dedik ki Rıfkı gelir, görür, kendisiyle tanışırız. Ama adam iki aydır yok ortalarda, sesi soluğu kesildi. Biz de merak ettik acaba kovuldu mu diye.
Neyse, bizim sorunumuz Rıfkıyla değil, esas merak ettiğimiz Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı kim olacak. Gerçi şimdi Kılıçdaroğlu ön planda görülüyor ama belli olmaz. Belki altı-yedili masa aralarında anlaşamaz, ortaya başka adaylar da çıkar. Adayların ilanı için yasal süre yakında doluyor, o zamana kadar sabredelim, bakalım kimler çıkacak karşımıza. Vatana, millete hayırlı olsun der, işimize bakarız.
Gerçekte bizi merakta bırakan adayın kim olacağından çok aday belirleme sürecinin yöntemi. Altılı masa toplantı üstüne toplantı yapıyor, ama aday ortada yok. Sorduğumuz zaman, gerçi kime soracağız, bu masanın sözcüsü kim, o da belli değil. Biz de önümüze hangi başkan çıkarsa soruyoruz :"Efendim aday kim?". Cevap : "kem, küm". Adayımızı şu tarihte belirleyeceğiz deyin, biz de susalım.
Aday belli değil ama çeşitli kimseler adaymış gibi ortada dolaşıyor. Başta CHP lideri Kemal Bey. Ben adayım demiyor ama aday değilim de demiyor. Bize göre de Kemal Bey'in aday olması en doğru seçenek. İttifakı oluşturan en büyük partinin genel başkanı olarak öne çıkmalı. Gerçi şimdiye kadar çok seçim kaybetti ama ne olacak bir tane daha kaybeder. Kemal Bey'in ismi ortaya çıktığında başta Meral Hanım olmak üzere itirazlar başlıyor. Meral Hanım bu itirazlı kendi dillendirmiyor, dolaylı olarak başkalarına söyletiyor. Bu arada ipler geriliyor.
Söylentiye bakılırsa Meral Hanım İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun aday olmasını istermiş. Ekrem Bey'de sanki adaymış gibi İstanbuldaki işini, gücünü bırakıp Anadolu'da bir dizi miting tertipliyor. Bu arada umreye gitmeyi de unutmuyor, kimi kandıracaksa. Aklıma şu geldi, diyelim ki Ekrem Bey aday oldu. İstanbul Belediye Başkanlığından istifa etmesi gerek. O zaman da Belediye meclisi toplanıp kendi arasından bir aday seçecek. Çoğunluk Cumhur ittifakında olduğuna göre büyük bir olasılıkla Ak Partili birisi başkan seçilecek. Bu ne biçim bir parti üyeliğidir ki garantisi olmayan bir iş için İstanbul'u Ak Partiye teslim edeceksin. Buna CHP yönetimi neden ses çıkarmaz, o da başka bir soru.
Başkan adayı bir tarafa seçmen henüz bu ekibin ne yapacağını, daha doğru ne yapmayacağını yeni öğrendi. Mutabakat Muhtırası diye bir belge yayınladılar, iktidara geldiklerinde yapacaklarından çok neyi öncelikle yıkacaklarını anlatıyorlar. Hayrettir, muhtıranın bu bölümü izleyen CHP'li taraftardan en çok alkış alıyor. Bu insanlar iki sözün birinde Osmanlı ve Osmanlıcaya karşı olduklarını söylerler ama seçim bildirilerini iki Osmanlıca sözcükle oluşturmuşlar. Bu da bir başka gariplik örneği.
Biz bütün bu çarpıklıkları bir araya toplayınca kuşkuya düşüyoruz. Zira muhalefeti oluşturan kadrolar siyasette oldukça tecrübeli. Bu kadar hatayı birlikte nasıl yapıyorlar. Aralarından biri çıkıp biz şurada şöyle yanlış yaptık demiyor mu? Bir de bunların Rıfkısı var, gerçi o iktisatçı ama, okyanus ötesinden bunlara fısıldayanlardan bir uyarı gelmiyor mu? Yoksa onların da mı kafası karışık? Adamlar Ukrayna'nın başına bir aptal getirip Ruslarla savaşa sürdüler, arkasından Rusya'ya bir dizi yaptırım uyguladılar. Düşündüler ki Rusya birkaç ay içinde çökecek, orada bir turuncu devrim yapar, başlarına adamımızı getiririz. Ama tam tersi oldu, başta Avrupa olmak üzere kendileri sıkıntıya düştü, Rusya daha da kuvvetlendi.
Aklımıza bir başka şey de geliyor. Acaba bu Altılı Masa bize oyun mu oynuyor. Adaylarını çoktan belirlediler de yıpranmasın diye ortaya sürmekten mi çekiniyorlar. Özellikle Abdullah Gül hiç ortalarda görünmüyor, kendisini unutturuyor. Bir ihtimal bir sabah uyanınca onu aday diye karşımızda görmeyelim.
Not: Kahraman Maraş ve Gaziantep'te meydana gelen depremde çok sayıda vatandaşımız öldü veya yaralandı. Binlerce bina da yıkıldı veya hasar gördü. Ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Devletimiz her türlü yarayı saracak kudrettedir. Hepimize geçmiş olsun. Bu arada gözümüze çarpan enkaz görüntülerinde bir bina camları dahi çatlamamış, sağlam dururken, yanındaki yerle bir olmuş. Devletimizin özellikle yap satçılara daha ciddi bir denetleme uygulaması gerek diye düşünüyorum.