Bu deyim sözlük anlamında "Olumlu sonuç vermesi beklenmeyen bir şeyi yapıp olumlu sonuç almak" veya "Bir soruya düşünmeden, anlamsız bir cevap verip rastgele doğru cevabı bulmak" diye açıklanabilir. Fransızca deyimiyle "blöf" yapmak da benzer bir anlam taşır. Örneğin poker oyununda elinizde hiç değerli kart yok iken kare as varmış gibi davranırsınız. Rakibiniz buna inanır ve oyunu terk eder.
Bunu niye anlattık. Muğla'da yol kenarı otoparklarını işleten şirket araç sahiplerinden biriken otopark borçlarını tahsil edemeyince böyle bir yönteme başvurmuş. Medyaya sızdırdığı haberlerle borcu olanların araçlarının çekileceğini duyurmuş, ama bu işin ayrıntılarını açıklamamış. Belki de bunu gören birçok borçlu çekici ve yedi emin oto parkı ücreti ödememek için parkçı şirkete olan borçlarını ödemişlerdir. Bilemeyiz. Ancak parkçı şirketin yaptığı boş atıp, dolu tutma eylemidir. Açıklayalım.
Birçok araç sahibinin oto park işletmecisine borcu olduğu bir gerçektir. İşletmecinin alacağını tahsil etek için uygulayabileceği tek bir yasal yol bulunmaktadır. Önce elindeki belgelerle birlikte İcraya başvurur. İcra belgeleri geçerli bulursa borçluya bir ödeme emri gönderir. Borçlu bu yazıyı aldıktan sonra bir hafta içinde borcu olmadığına dair itiraz edebilir. Bunun sonucunda mahkemeye gidilir. Mahkeme borcun gerçek olduğuna karar verirse haciz işlemi başlar. Alacaklı isterse borçlunun aracını icra memuru ve polis eşliğinde çektirerek yeddi emine verir. Borçlu borcunu ve icra masraflarını ödemeden aracını geri alamaz. Aynı işlem borcuna itiraz etmeyen borçlu için de uygulanır.
Alacaklı şirket bu yasal işlemlere baş vurmadan kendi başına bir çekici bulup borçlunun aracını çektirirse buna hukuk dilinde "ihkak-ı hak" denir ve hapis cezasıyla cezalandırılır. Biz alacaklı park işletmecisinin bu anlattığımız hukuk yoluna başvurup vurmadığını bilmiyoruz. Ama şayet başvurduysa en geç bir hafta içinde yüzlerce, hatta binlerce borçluya icradan tebligat gideceğinden bunu medya yoluyla duyurmaya gerek yoktu diye düşünüyoruz. Şu da var ki bazı alacaklar 50-100 lira gibi çok az miktarda, belki bir kısmı ise binleri buluyor. İcra masrafları başlangıçta alacaklının kesesinden çıkacağı için bu kadar büyük bir yatırım yapmaya değer mi, onun cevabını da bilemiyoruz. Düşüncemiz odur ki alacaklı şirket ilk aşamada borçluları telaşa sevk edip kendiliklerinden ödeme yapmaları için bu ilan yoluna başvurmuştur.
Gelelim esas soruna; birçok vatandaş yol kenarı parklarına ücret uygulamasının gereksiz olduğunu düşünüyor. Biz bu görüşte değiliz. Parkların birkaç ay süreyle sahipsiz kaldığını da hatırlıyoruz. Bundan dört, beş yıl önce gerçekleşen bu olayda park işinin nasıl bir keşmekeşe döndüğünü gördük. Denilebilir ki düzenleme trafik polisleri tarafından yapılsın. Biz buna karşıyız, aracını park eden bunun karşılığını ödemeli, maaşı belki de hiç aracı olmayan insanlardan da alınan vergilerle ödenen devlet memurlarının bu işe karıştırılmaması gerekir. Bir sorun ise Muğla'da oto park ücretlerinin çok pahalı olduğu. Bu konuda gelen şikayetlere hak veriyoruz. Ancak şunu da düşünelim, Muğla'da yalnız otopark ücretleri değil su ve benzeri tüm belediye hizmetleri diğer illerimize göre daha pahalı. Biz bunu Osman Abi'nin Muğla'da yaşayan ve misafir olan herkesi İngiliz vatandaşı sanmak gibi bir yanılgıya düşmüş olmasına bağlıyor . Bu konuyu konuşmak yersiz, kaldı şunun şurasında bir senecik, ya sabır.
Oto park konusunda en büyük sorumluluk ise Fethiye esnafına düşüyor. Biz bu konuyu yıllardır anlatıyoruz, başkaları da bizim gibi konuşuyorlar. Ama esnaf yine bildiğini okuyor, rahatını terk etmiyor. Çoğu esnaf aracını kendi dükkanının önüne park ediyor. Ve bu araçların çoğu gün boyu burada kalıyor. Bu durum yoldaki araç trafiğini aksattığı gibi yoğun bir park sorunu ortaya çıkarıyor. Alış veriş etmek için kısa süreli park edecek yer bulamadığı için çarşı içinde dolaşıp duruyor. Sonunda farklı bir yerde boş alan buluyor. Böylelikle aracını kendi dükkanı önüne koyan iş yeri sahibi müşteri kaybediyor, dükkanının önünü boş bırakan esnaf ise kazançlı çıkıyor. Özellikle sanayide bu konuya dikkat edilmesinin büyük önemi var. Sanayi içinde boş bir alana araç park yeri yapılmalı ve gün boyu kalıcı park edenler burayı kullanmalı.
Bir başka çözüm de esnafın toplu taşımayı kullanmaya özendirilmesi. Gün boyu aracına ihtiyacı olmayan esnaf toplu taşımayı kullanırsa şehir içi trafik yoğunluğu azalacağı gibi park sorunu da büyük ölçüde ortadan kalkar. Bu konularda Esnaf Odalarının işe el koymasının zamanı gelmiş olmalı. Haydi Mehmet Bey, icraat görelim.