Ah Bu Gençlik
Fethiye İlçesi Trafik Amiri Muzaffer Yüceur geçtiğimiz gün bir toplulukta konuşuyordu. Amir Bey kısaca şöyle dedi “Gençlerimizi çok seviyoruz. Onların trafik kazalarına kurbanı gitmesini istemiyoruz. Sevgili gençler, lütfen dikkat edin, kazalara karışmayın. Sizi o halde görünce içimiz acıyor. Sürücüleri de uyarıyorum, aracınızın sağ taraftaki aynasını çalışır durumda bulundurun. Gençler aracın sağ tarafına giriyorlar, siz onları sıkıştırmayın, nolur. Biliyorum, yaptıkları hata, ama onları da hoş görün”.
Evet, biz de belki her gün, belki gün aşırı bir motor kazası haberini duyuyoruz. Bizim de bu gençlere içimiz yanıyor. Ama sadece acımak yetmiyor. Sürücülerin sağ taraftaki aynalarına bakması da yeterli değil. Gerçi biz dikkat ediyoruz. Kendimiz kurallara uysak bile başkalarının bu kurallara uymayacağını düşünerek tedbirli davranıyoruz. Örneğin trafik ışıklarında hiç araç yoksa ve bize yeşil yanıyorsa gazlayıp geçmiyoruz, ne olur, ne olmaz diye sağa sola bakıyoruz. Ama bu demek değildir ki biz dikkatli davranıyoruz diye gençler hiçbir kural tanımasın.
Şimdi korkuyorum, Amir Beyin bu konuşmasını dinleyen bir kısım motor sürücüsü gençler “Polis amca nasıl olsa bizden yana” deyip motorlarını arabaların üstünden atlatmaya çalışmasın. Sorun gençlerin kuralları bilmemesinde değil, kural tanımazlığı bir yaşam biçimi olarak kabullenmesinde yatıyor.
Bir örnek daha verelim. Bir arkadaş diyor ki “Ekrem İmamoğlu için sokağa çıkan gençler gerçekte İmamoğlu’nu düşünmüyorlar bile. Onların dertleri başka. Onlar özgürlük istiyorlar. Bu özgürlük isteklerini dışa vuracak bir ortamı bulduklarında sokağa dökülüyorlar”. Arkadaşa hak veriyorum. Bu gençlerin siyasi eğilimi nedir diye sorsak hepsi bir başka şey söyleyecek. Yaptıkları örgütlü bir siyasi davranış değil, yalnızca mevcut düzene bir baş kaldırı. Bazıları belki de farklılık olsun diye LGBTİ yürüyüşlerine katılıyorlar.
O zaman sormak gerekiyor; neden bazı gençler sürekli heyecan içinde, neden başkaldırı havasındalar? Bize göre bunun temel nedenlerinden biri onların genç oluşu. Doğal olarak kanları kaynıyor. Şimdi toplumun bu hareketli gençlerin enerjisinden olumlu bir biçimde yararlanması gerekiyor. Bu yapılabilirse boşa giden, hatta devlete, millete zarar veren bu enerji fayda sağlayabilir. Örneğin gençlerin çocuk yaşta belirli sporlarla ilgilenmesi onların enerjisini boşaltabilir. Maneviyat da çok önemli, gençlerimizin dini ve milli duygularla eğitilmesi onlara belli bir düzen ve disiplin anlayışı kazandırır. Bu şekilde gereksiz yerde, gereksiz eylemlere katılmazlar. Sokakta arabalarla yarışacaklarına bu becerilerini yarış pistlerinde gösterirler.
Görev başta anne babaların, daha sonra da devletin. Çocuklarını serbest bırakan, her yaptıklarına evet diyen aileler onların harcanmasına neden olur. Şimdiki milli eğitim örgütümüz bir arayış içinde. Dileriz ki bu arayış sonunda farklı bir yapılanma oluşur, milli eğitim diplomalı işsiz üreten bir kurum olmaktan çıkar. O zaman da gençlerimiz devlete, millete yararlı bireyler olarak toplum içinde yerlerini alırlar.