Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün 25 yıldır kesintisiz sürdürdüğü Muğla Belediye Başkanlığından kendi isteği ile emekli oluyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde yeniden aday olmayacağını söyleyen Gürün artık koltuğunu gençlere bırakacak. Sevaplarıyla, günahlarıyla 25 yıldır CHP Muğla siyasetini yönlendiren Gürün artık bir ağabey olarak belki siyaset sahnesinde yer almaya devam edecek. Biz kendisine uzun ve mutlu bir emeklilik hayatı diliyoruz.
Bazıları Osman Abinin Kılıçdaroğlu'nun adamı olduğu, onun genel başkanlığı kaybetmesi üzerine yeniden aday gösterilmeyeceğini düşündüğü için aday adayı olmadığını söylüyor. Biz öyle düşünmüyoruz. Başta CHP'de hiçbir şey değişmedi. Eleştirilerden yıpranan Kılıçdaroğlu sanki bir değişim varmış gibi başkanlıktan uzaklaştırıldı, yerine Özgür Özel getirildi. Bu açıdan şayet Gürün isteseydi yeni genel başkan onu kabul ederdi. Anlaşılan gerçekten yoruldu Osman Abi. Şunu da unutmayalım, CHP'nin adayı yine Gürün'ün işaret ettiği bir isim olacaktır.
Osman Gürün'ün ayrılması Ak Parti'de de bir hareketlenmeye neden oldu. Yıllardan beri fethedilemeyecek diye düşünülen bir kale komutansız kalmıştı. Cumhurbaşkanımızın kıyı illerine özel önem verdiği de düşünülünce Muğla büyükşehir adaylığı önem kazandı. Ancak bir sorun vardı, şimdiye kadar Muğla ilinde Ak Parti örgütünde hiçbir isim masaya yumruğunu vurup toparlayıcı bir şekilde seçmeni peşine takacak bir biçimde öne çıkmamıştı.
Son on beş yılda il örgütünün başına gelen isimleri sayarsak, Gültekin Akça, Mehmet Nil Hıdır,Nihat Öztürk, İhsan Küreci, Kadem Mete, yine Gültekin Akça, bunlar bütün çabalarına rağmen seçmeni parti etrafında toparlayamadılar. Bırakınız seçmeni, örgüt içinde dahi göreve geldikleri andan itibaren kendilerine muhalif bir cephe buldular. Kimisine "Sen Konyalısın, Rizelisin" dediler, kimisine "Sesin hiç çıkmıyor" dediler hepsine bir kusur bularak adamlar işe başlamadan önce karşılarında muhalefeti buldular.
Biz bu oluşumları yöneticilerin yetersizliğinden çok Muğla insanının Akdeniz kültüründen etkilenmiş olmasına bağlıyoruz. Yunanlılara bakın, zeytin ağacının gölgesinde oturup, ayaklarını denizin ılık suyuna sokup hiçbir iş yapmadan konuşurlar. Öğle üzeri, birkaç saat uyurlar, biraz çalıştıktan sonra gece yarılarına kadar eğlenirler. Kalan zamanlarında da felsefe yaparlar. İşte bu felsefe yapma alışkanlığı bizimkilere de bulaşmış olacak ki seçilen yöneticiyi dillerine dolayıp bir kusurunu buluyorlar, o zaman da ortalıkta disiplin, doğru düzgün yönetim kalmıyor.
Yönetimde toparlayıcılık olmayınca bu büyük şehir adaylarına da yansıdı. 2014 seçimlerine gelindiğinde ortalıkta ben bu işi yaparım, seçmeni de peşime takarım diyen bir aday yoktu. Çaresiz Muğla Üniversitesi Rektörü Mansur Harmandar'a baş vurdular."Sayın rektörüm, adayımız olmayı kabul buyurun. Kazanırsanız ne ala, kazanmazsanız bir kaybınız olmayacak. Biz sizi yeniden rektör olarak atarız. Seçim masraflarınızı da biz karşılayacağız, endişeniz olmasın". Mansur Bey ağır başlı, efendi, dürüst bir insandı, bunu görev kabul etti. Tabi yetmedi. Siyasi tecrübesi olmayan, önce bir çalışma yapmamış birisinin Osman Gürün gibi bir kurt politikacı karşısında, hem de CHP'nin en kuvvetli olduğu illerden birinde şansı yoktu, kaybetti.
2019 seçimlerine gelindiğinde durum değişmemişti. Yine bir gönüllü kurban arandı. Bu sefer de siyaseti bir süreliğine bırakıp İstanbul'un Tuzla İlçesinde işyeri hekimliği yapmaya başlayan eski milletvekili Mehmet Nil Hıdır imdada yetişti. O da tüm iyi niyetli çabasına karşılık seçimde başarılı olamadı.
2024 seçimlerinde Ak Parti farklı bir duruş sergiliyor. Mutlaka Muğla'yı alacağız diyor. Osman Abi'nin yokluğu da bir avantaj. Bu durumda içinde büyük tehlikeler barındıran bir görüş ortaya çıkıyor. Malum, Muğla laikçi seçmenin yoğun olduğu bir yer, birkaç kırsal ilçe dışında seçmen CHP eğilimli. Deniliyor ki "Biz Müslüman, milliyetçi bir aday çıkarırsak "sol, laikçi, kentsoylu" kesim bize oy vermez. O halde öyle bir aday çıkaralım ki bu kesimden tepki gelmesin. Yoksa bizim kendi oylarımız bize yetmez".
Böyle siyasetçiler Muğla'da çok var. Özellikle Bodrum'da Mehmet Kocadon ve Mehmet Tosun isimleri geçiyor. Kocadon'u herkes tanır. Anlatmaya gerek yok. Tosun ismini ise ilk defa duydum. Bir zamanlar Bodrum Konacık beldesinde belediye başkanlığı yapmış. O zamanlar MHP'liymiş. Daha sonra İYİ Parti'ye geçmiş. Orada önemli görevler almış. 2019 seçimlerinde İYİ Partiden Bodrum belediye başkan adayı olmuş, seçilememiş. Şimdi bu arkadaşın istifa ederek Ak Parti'ye geçeceği ve Ak Parti'den büyükşehire aday gösterileceği söyleniyor.
Kişiliğini görmek için sosyal medya paylaşımlarına baktım. Her kesime gülücükler dağıtıyor. Sonra Fethiye'ye döndüm. Fethiye'de başkanlık adaylığına en yakın isimlerden biri Turhan Kovancı. Onun için de şöyle diyorlar, "Karagözler seçmeni oy vermez ona, köylü kılıklı". Ne yapsın adam, koluna bir bayan takıp Kordondaki kafelerden birinde akşam gece yarılarına kadar bira mı içsin.
Şu anda Ak Parti'nin Muğla'ya yapacağı en büyük kötülük seçim kazansın diye her kesime gülücük dağıtan, ama esas gönlü kentsoylu laikçilerde olan birisini büyükşehire aday göstermek olacaktır. Bizden söylemesi.