Seçimler yaklaşıyor, vatandaş ne olacak diye merak ediyor. Sıradan vatandaşların tek bir merakı var; Cumhur İttifakı mı kazanacak yoksa Millet İttifakı mı. Siyasetle iç içe olup bir partiye yakın olanlar ayrıntılara giriyor. Acaba bizim partiden kimler aday olacak, sıralama ne olacak? Partimiz kaç milletvekili çıkarır?
Adımız gazeteciye çıktığı için bu sorulara biz de muhatap oluyoruz. Ne bileyim ben. Müneccim miyim? Sonuç seçim günü saat 21 de belli olur, sabredin. Yine de vatandaşa hak vermek gerekir, merak ediyorlar işte.
Şu günlerde en güncel konu kimlerin aday olacağı ve sıralamada nasıl yer alacağı. Herkesin gönlünde bir aslan yatar, onun başarılı olmasını ister. Bizim amatör siyasetçiler de öyle, merak içindeler.
Muğla'da bu yıl başta Ak Parti olmak üzere CHP ve diğer partilerde aday adayı bolluğu yaşandı. Toplam yedi milletvekili çıkacak ama Ak Parti olsun CHP olsun kırkın üstünde aday adayı ile meydana çıktılar. Bunun da iki veya üç tanesini Ak Parti alır. İyi Parti ve MHP'nin durumuna göre CHP üç, dört, hatta beşi bile görür. MHP'den Cengiz Çay, İYİ Parti'den Behçet Saatcı bakalım ne yapacak, tabi liste başı olacaklarını düşünürsek.
İki büyük partideki aday adayı bolluğu şunu düşündürüyor insana; önce parti kurulları bir temayül yoklaması yapacak, sonra sonuçlar genel merkezde bir kurul tarafından değerlendirilecek, en sonunda da genel başkanlar bu değerlendirmeler ışığında bir karara varacak. Acaba diyoruz bu siyasetçilerin bilmediğimiz hünerleri mi var da öne atladılar. Ak Parti'de başvuru ücreti yirmi bin lira, CHP de ise kadınlar on beş, erkekler otuz bin lira. Ak Parti yönetimi bu paraların AFAD'a verilmesini ön görüyor. Sonuçta büyük para değil. Belki de bazıları kendi iş yerlerinin reklamını yapmak için öne çıktılar, bilinmez. Bir de yetkili olmamakla beraber her parti örgütünde mevcut olan ağabeylerin ne diyeceği de önem taşıyor. Karışık iş, iyi ki aday adayı değilim. Buna kalp mi dayanır.
Vatandaş medyadan bir şeyler öğrenecek, ama ne yazık ki özellikle sosyal medyada bir yalan fırtınası sürüp gidiyor. Adamlar öyle güzel uyduruyorlar ki yasalar da bir şey yapamıyor. Şimdi ben burada filanca aday liste başı olacak desem, o aday listeye bile giremese, benim gazeteci olarak inandırıcılığım kaybolur. Herkes benden hesap sorar. Onun için ben bir soruya cevap verirken dikkatli olmak zorundayım. Üstelik bile bile yalan söylemek hiç de doğru bir şey değil.
Bir örnek verelim; medyada birkaç gündür bir röportaj dolaşıyor. Adamın biri çıkış sokağa önüne gelene mikrofonu uzatıyor: "Önümüzdeki seçimi kim kazanacak?" Cevap "Erdoğan". Olabilir. Ama bakıyoruz adam beş dakika ekranda kalıyor, herkes Erdoğan diyor. Yok bu memlekette Kılıçdaroğlu diyecek. Mutlaka vardır. Alırsınız makası, Kılıçdaroğlu diyenleri kayıttan silersiniz, Erdoğanı oy birliği ile cumhurbaşkanı yaparsınız. Bu bir örnek, bu sefer tersini yapıp Erdoğanı silseniz, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olur.
Bir de gerçek ama akla gelmeyecek gelişmeler de yaşanıyor. Örneğin Karaçulha eski belediye başkanı Turhan Kovancı'nın Ak Parti Fethiye İlçe Başkanı olarak atanması gibi. Eski İlçe Başkanı Turgay Öztürk'ün aday adayı olup istifa etmesiyle birlikte bu makam boşalmıştı. Ortalıkta yeni ilçe başkanı olarak çeşitli isimler dolaşıyordu. Ama Kovancı ismi kimsenin aklına gelmemişti. Kovancı belediye başkanlığından ayrıldıktan sonra pek aktif siyasetin içine girmemiş, sadece bu son dönem Fethiye Belediye Meclis üyesi olarak görev yapıyordu. Hatta çoğumuz bu genç adamda istikbal var, neden kendini kenara çekti, pek fazla siyasetin içinde değil diye soruyorduk. Demek ki sessiz ve derinden bir siyaset yürütmüş, kadrosunu ve örgütlenmesini tamamlamış, çıkmış Reis'in karşısına "ben buradayım" demiş. Biz kendisinden Ak Parti'de toparlayıcı olmasını istiyoruz, yöneticilere küsüp partiye küsmek olmaz. Bunu herkes öğrenmeli.
Sokakta bir konu daha ilgimizi çekiyor; Cumhur İttifakı seçmeni daha düşünceli. Derinlemesine sorular soruyor, acaba diyor, mümkün mü değil mi diyor. CHP'liler ise biraz daha hayalci ve kendinden emin. Sanki seçim yapılmış da kendileri kazanmış gibi dolaşıyorlar. Hayırlısı bakalım.
Bir son sözüm de arkadaşım Sedat Ünal'a; seçim totoya kendini kaptırmış, sürekli sonuçlar açıklıyor. Aman, sakın takım elbisesine filan iddiaya girme, bunun adına eskiler "seçim sath-ı maili" derdi. Yani kaygan seçim sathı. Dikkat et.