Nasıl Bir Siyasetçi İstiyoruz
Yılların eskitemediği Karaçulhalı siyasetçi Yusuf Çaylı yine siyaset sahnesinde boy gösterdi. 2023’e
girerken sahada ben de varım dedi. Geçtiğimiz Cuma sabahı Fethiyedeki basın mensuplarına bir
kahvaltı verdi. Sonra da onlarla ufak bir söyleşi yaptı.
Birden rahmetli Süleyman Demirel karşımda sandım. Yılların içinden süzülerek gelmiş yine seçmenle
konuşuyor, Nassınız? Eyi misiniz? Eyisinizdir, eyi deyişi hatırıma geldi. Yusuf Başkan da
konuşmasıyla, uslubuyla onu andırıyordu.
Süleyman Bey köylünün içinden gelmiş, onunla nasıl ilişki kurulacağını gayet iyi bilen birisiydi. Köylüye
tepeden bakar, çok bilmiş havasıyla bir şeyler anlatırsan seni dinler görünür, ama arkandan da
demediğini bırakmaz. Bu adamlar nasıl olsa cahildir, bir şeyden anlamazlar deyip bir takım karışık
rakamları sıralarsan sıkılır, seni dinlemezler. İşte Demirel de bunu bildiği için arada bir durup,
konuşmasına espriler katıp, yumuşak bir tonla konuşurdu. O karşı taraftaki siyasetçilerden de söz
ederken yine ölçüyü kaçırmaz, kimsenin kalbini kırmamaya dikkat ederdi. Hatta hatırlıyorum, iktidar
muhalefet mücadelesinin en şiddetli zamanlarında bile rahmetli İsmet Paşanın koluna girer,
merdivenlerden çıkmasına yardım ederdi.
İşte Çaylı da böyle birisi. Yeniden aktif siyasete gireceği mesajını veriyor. Bu mesajı verirken de siyasi
tarafları incitmemeye gayret ediyor. Ben Ak Parti üyesiyim diyor, o kadar. Cumhurbaşkanına yaptığı
hizmetler karşılığında teşekkür ediyor. Erdoğan Hocanın 1 Milyonluk Alim Karaca hakkında ne
düşünüyorsunuz sorusuna ise, Kendisini severim. Bir ara beraber çalışmıştık. Kumluovada
başkanken ben ona iş makinalarını göndermiştimdiyor. Sonra ekliyor Ama yol inşaatında biraz
plansız gitti, yolların tamamını aynı anda ihale edince trafik aksadı diyerek kimsenin hayır
diyemeyeceği bir cevap veriyor.
Milletvekilliğine aday olup olmayacağı sorulduğunda ise Ben aday değilim, bu gibi durumlarda
seçmenin beni nerede görmek istediğine bakarım biçiminde belirsiz bir karşılık veriyor. Anlaşıldığı
kadarıyla Yusuf Başkan şu anda bekle gör siyaseti uyguluyor. Hangi partide, hangi kanalda siyaset
yapacağına olayların akışına göre karar verecek. Rüzgar nereden daha kuvvetli eserse rüzgarı da
arkasına alarak koşmaya başlayacak. Böyle olunca da haliyle Fethiye veya Muğla ile ilgili ayrıntılı bir
proje ortaya koyamıyor Fethiye il olsun dışında. Bu da yine Demirel zamanından beri dillendirilen ve
ne işe yarayacağı bilinmeyen bir proje. Hayırlı olsun.
Bir kaç isim daha sayacağım. Bunlardan birisi sanayici Mehmet Sıdra. Biz kendisini yeni tanıdık.
Yaklaşık bir yıldır açmadığı kapı, konuşmadığı insan yok. Yalnız Muğlayı değil tüm Türkiyeyi dolaşıyor.
Belli ki milletvekilliği düşünüyor. Sıdra kesin konuşuyor, ben Ak Partiliyim, Ak Partili olarak ülkeme
hizmet için yola çıktım diyor. Ve birçok projesini ayrıntılı olarak sıralıyor. Bu da başka bir portre.
Fethiyede bir de yerel siyasetçi Salih Eroğlu var. O da ABDde uzun yıllar kalmış, Amerikan tipi bir
seçim politikası uyguluyor. Oldukça birikimli birisi, şehrin sorunlarına bilimsel olarak neşter
vurabiliyor. Fakat henüz tarafını seçmemiş, herkese eşit mesafede duruyor, herkesle iyi geçinmeye
çalışıyor.
CHP adayı Mehmet Demiri saymadım. Bir ilçe başkanı olarak CHPyi ve onun icraatlarını savunarak
siyaset yapmasından daha doğal bir şey olamaz. O da kendi doğru bildiği yolda yürüyor. Bu arada
dedikodulara inanmak gerekirse Muğlada Ak Partinin hemen bütün ilçe başkanları milletvekili adayı
olmak için soyunmuşlar. İsimlerini tam olarak belirleyemediğimiz için buraya yazmadık. Ama bir
sorum var, siz milletvekili olunca Muğla için neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu arada biz de konuşalım. 2023 seçimleri sıradan bir seçim değil. Türkiyenin kaderini belirleyecek.
Ülkemiz ya Batının uydusu ve emir eri olarak kendi sınırları içine hapsedilmiş edilgen bir devlet olarak
yoluna devam edecek, ya da artık çok merkezli hale gelmeye başlayan dünyamızda önemli bir
bağımsız güç odağı olarak güçlenmeye ve söz sahibi olmaya hızla ilerleyecek. O açıdan seçimler
Batıda olduğu gibi birbirlerinden farkı olmayan partilerin mendil kapma yarışı oyununa benzemiyor.
Ya o taraftan olacaksın, ya da bu taraftan. Ortada kalana söz hakkı yok.