İstihbaratın Önemi
Eski Sovyetler Birliği Başkanı Stalin';in çok güvendiği bir adam vardı. Sovyet istihbarat örgütü KGB'nin
başı Beria. Adam orta yaşlara gelir, henüz bekardır. Neyse uygun bir kadın bulup evlenme
hazırlıklarına başlar . Kadın da aynı örgütte görevli bir ajandır. İlk gece yatakta işlerini bitirdikten
sonra Beria yandaki odaya gidip kapıyı arkadan kilitler ve sabaha kadar orada uyur. Kadıncağız da işin
başında tatsızlık olmasın diye sesini çıkarmaz.
Sabah olunca kocasına sorar : Neden beni bırakıp yandaki odada uyumaya gittin? diye. Cevap
hazırdır: Sana karşı bir kırgınlığım yok, ama bu sıradan bir güvenlik önlemi. Biliyorum, sen çok
güvenilir bir ajansın. Ayrıca benim de geceleri uykuda konuşmak gibi bir hastalığım yoktur. Ama ya
sen bir Alman ajanıysan, ya ben geceleyin ağzımdan bir laf kaçırırsam. iyisi mi bu böyle devam etsin.
Bir başka olay da Kübadan. Başkan Castro iktidara geldiğinde Amerikalılar onu ortadan kaldırmak için
çeşitli suikastler düzenler. Castro bunlardan kurtulur ama çok sıkı önlemler alır. Kendisine benzeyen
beş adet gönüllü bulur. Bir yere gittiği zaman bunların her biri sanki Castroymuş gibi ayrı yönlere
doğru hareket ederler. Böylelikle Amerikalıların kafası karışır, hangisinin gerçek Castro olduğunu bir
türlü bulamazlar. Sonunda pes ederler ve Castroyu izlemeyi bırakırlar.
Gelelim Türkiye'ye; televizyonda Teşkilat diye bir dizi var. MİT ajanlarının yabancı ajanlar ve
teröristlerle mücadelesini konu ediyor. Son bir kaç aydır şöyle bir kurgulama var, sözde yabancı
ajanlar Türkiye'ye gizlice bir bomba sokmuşlar. ABD ve Rusya bu bombayı ele geçirip kalabalık bir
yerde patlatmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Bu arada gangsterler de devreye giriyor ve bombayı
çalıyorlar. Amaçları onu en çok para veren yabancılara satmak. MİT bunların peşine düşüyor, olaylar
bu biçimde gelişiyor.
Bu dizideki olaylar sanki bize son günlerde Rusya ve İran'da olanlar hakkında ışık tutuyor. Her iki
ülkede de Batılı ajanlar, Rusya'da belki İngiltere, belki de Ukrayna, İran'da ise Mossad önceden silah,
cephane ve droneları ülke içine gizlice sokarak hedeflerin yakınına yerleştiriyor. Zamanı gelince de
bunları hedefe yollayıp patlatıyor. Bizim Türk filiminde olanlardan tek farkı ne Rusya'da, ne de İran'da
ajanları izlemekle görevli kişiler ortada yok. İsrail olsun, Ukrayna olsun düşman ülkede elini kolunu
sallayarak dolaşan ajanlar yüzlerce kilometre yol alıp hedeflerin yanına kamyonlar dolusu silah
yerleştiriyor. Hatta İran'da bununla da yetinmeyip Tahran civarında gizli bir drone ve silah üretim
atelyesi kuruyorlar. Ama bunları izleyen yok.
İranlıların aymazlığı bununla da kalmıyor. İsrail saldırısının ilk günü önemli generallerin ve nükleerci
bilim adamlarının suikastlerle öldürülmesi yetmiyormuş gibi olayların dördüncü günü yine beş bilim
adamı suikaste kurban gidiyor. Hem de arabalarına yerleştirilmiş bombalarla. İnsan buna hayret
ediyor. Bizler sabah arabamıza binmeden gerekirse kaputunu kaldırıp içeride kedi var mı, suyu, yağı
eksilmiş mi diye bakıyoruz. Bunlar arabalarında bomba olabileceğini hiç düşünmeden bismillah deyip
koltuğa oturuyorlar. Bunca örnekten sonra bu kadar tedbirsizlik ancak İranlılara yakışır diyoruz.
Bir de Türkiye'ye bakalım; dış işlerimiz bağırıp çağırmadan ortalığı yatıştırmaya çalışıyor. Bu arada
Hakan Fidan can alıcı bir öneride bulunuyor ama kavga gürültü arasında fark edilmiyor. Fidan kısaca
şöyle diyor İran ABD ile yaptığı nükleer silahlardan arındırma görüşmelerine hemen geri dönmelidir.
Çünkü biliyor ki ABD'nin derdi İran'ın nükleer bir tehlike olmasıdır. İsrail'in de ipi Amerika'nın elinde
olduğuna göre görüşmeler yeniden başlarsa ABD rahatlar ve İsrail'e dur der.
Türkiye'de izlediğim bir uygulamayı da hatırlatayım. Bilmem şimdi de devam ediyor mu? Liderler
miting ve benzer kalabalık toplantılara hep en az bir saat geç gelir. Neden acaba? 12 Eylül sonrası
Bursa'daydım. Kenan Evren gelecek konuşma yapacak dediler, ben de gittim meydana. Bekle, bekle
adam gelmez. Tam devlet başkanımız gelmek üzere diye anons yapıldı baktım çatılarda ve meydana
hakim yerlerde mevzilenmiş emniyet mensupları geri çekildi. Yerlerine hemen başkaları geldi. Oradaki
bir apoletliye sordum,bu güvenlik önlemidir diye cevap verdi. Emniyet içine sızmış olabilen tüm
düşman personelin olası eylemleri böylece engellenmiş olur
İşte Türkiye ile İran arasındaki fark.