Bizim bir esnaf arkadaş var. Eskiden Ak Partiliydi, yöneticilere kızdı CHP'ye geçti. CHP'liler de bu arkadaşa gerçekten değer verdi, onun hizmetinden yararlanıyorlar. Geçelim, bu onların arasındaki bir ilişki. Bizi ilgilendirmez.
2 Nisan sabahı hatır sormak için arkadaşın dükkanına gittim. Dükkanı açık bulacağımdan pek de umudum yoktu. Bu arkadaş boykota destek veriyor, müşteriyle sürtüşme olmasın diye dükkanı kapatıp gitmiştir diye düşündüm. Bir de ne göreyim, müşteri sabah vakti kuyruk olmuş sıra bekliyor. Arkadaş da çabuk çabuk işleri yetiştirip paraları cebe atıyor. Şaka yollu takıldım " Özgür Bey seni görmesin, partiden atar" dedim. Bana şöyle cevap verdi "Ben para harcamıyorum, para topluyorum. Boykotu delmiş sayılmam".
İşte, büyük reklamlarla parlatılan sözde boykotun gerçek yüzü bu. CHP'nin has adamları bile bunu ciddiye almadı tuzu kuru birkaç sanatçıdan başka. Devlet onlara da cevaplarını verdi.
Boykotun gerçekten ne kadar ekili olduğunu tam olarak hesaplamak oldukça güç. 2 Nisan günü yapılan tüm satışların benzer tarihlerde yapılan satışlarla karşılaştırılması gerekir. Bunların içinde karlı satışlar, kredili satışlar, nakit satışlar ve çeşitli farklı ödeme yöntemleriyle yapılan satışlar da dahildir. Bu kadar karmaşık bir hesabın kesin sağlıklı sonuçlar vereceğini beklemek yersiz olur. Ancak gözlemleyebildiğimiz kadarıyla önceki gün Fethiye'de CHP'nin umut ettiği bir sessizlik yoktu. Çarşı, pazar hava yağışlı olmasına rağmen yine hareketliydi. Buna bayram ertesi olması nedeniyle artan hareketliliği de eklersek kesin sonuç çıkarmamız pek mümkün olmaz.
Bugün CHP sözcülerinden fazla bir ses yok. Anlaşılıyor ki onlar da yaptıkları çağrının istedikleri sonucu vermediğini farkına varmışlar. Şimdi şu soruyu sormamız gerekiyor, boykot yanlıları boykot yapmak özgürlüktür diye ortaya çıkıp boykotu destekliyor. Bir bakıma haklılar. Boykot belirli firmalara karşı yapılırsa, bu firmaları piyasada daha uygun fiyatlarla satış yapmalarını sağlamak için yapıldıysa bu bir haktır. Olsa olsa boykotçularla söz konusu firmalar arasında hukuki bir ihtilafa yol açar, o kadar. Ancak boykot firmalara karşı değil, tüm ticari hareketliliğe karşı yapılırsa bu devlete ve millete karşı yapılmış bir isyan hareketi olarak değerlendirilmelidir. Ekonomik hayatı kasıtlı olarak durdurmak suçtur ve cezasız kalmamalıdır. Zaten devletimiz de bunun gereğini yapmış ve boykot çağrılarını yapan ve bunları destekleyenler hakkında takibata başlamıştır.
O halde CHP yönetimi neden bile bile bu yola sapıyor. Bize göre bütün bunlar derin İngiltere'de tasarlanan ve ortalığı karıştırıp Türkiye'yi Orta Doğu'da zor durumda bırakmayı amaçlayan bir planın parçasıdır. Ne yazık ki Cumhuriyetin kurucu partisi, Atatürk'ün ve İnönü'nün partisi yabancıların güdümünde Türkiye'yi yıkma çabalarına destek oluyor. Önceden komedi bir seçimle İmamoğlu parlatıldı, arkasından vatandaş sokaklara dökülmek istendi. Bundan fazla bir sonuç alınamadı. Bir kısım gençler diskotekte tepinecekleri yerde meydanlarda tepinip şarkılar söylediler. O da olmayınca boykot planı ortaya çıktı. Bakalım yeni planları ne olacak. Yakında görürüz.
Bir başka amaç da şu olabilir. CHP yönetimi kendi tabanını hareketlendirip önümüzdeki hafta yapılacak kurultayda vazgeçilmez duruma gelmek istiyor. Ülkeye hizmet projeleri üretip hükümetin ve seçmenin karşısına bunlarla çıkmak gibi bir sıkıntısı yok. Zaten amacı Türkiye'yi ekonomik ve kültürel bakımdan Batı'nın uydusu yapmak. Bu konudaki çalışmaları da başarıyla sıralıyor. Ama bu zaman alan bir süreç. Onun için kurultaya kadar geçecek bir hafta içinde çarpıcı bir sonuç almak zorunda. Bu da ancak ortalığı karıştırmakla olabilir. Önümüzdeki günler hızlı gelişmelere gebe gibi görünüyor.