Dua, insanın ruhunu besleyen, kalbini ferahlatan ve Allah ile olan bağlantısını kuvvetlendiren bir ibadet biçimidir. Dua, yalnızca isteklerin sıralandığı bir eylem değil; aynı zamanda bir kendini ifade etme, içsel huzur bulma ve bir bütün olarak varoluşu sorgulama yolculuğudur. “Ey Güzelleştiren!” ifadesi, bu yolculuğun başlangıcını simgeler. Allah’ın güzelliği ve merhameti üzerine yapılan bir niyaz, canlı kalbimizin derinliklerinden yükselen bir çağrıdır.
Bu dua, güzelliklerin yalnızca fiziksel görünümlerle bağlı olmadığını, ruhsal ve manevi güzelliklerin de derin bir anlam taşıdığını vurgular. “Ey Güzelleştiren!” derken, hayatımızda görmek istediğimiz güzelliklerin sadece dış dünyada değil, iç dünyamızda da var olmasını arzuluyoruz. Kişi, bu niyetle Allah’a yöneldiğinde, güzelliklerin kendisine ve sevdiklerine derin bir şekilde ihsan edileceğine inanır.
Gelelim güzellik kavramının daha derin incelemesine. Güzellik, insanın hayatında bir arzu nesnesi olmanın ötesinde, toplumsal ilişkilerde bir bağ, bir dayanışma ifadesidir. Güzellik, aynı zamanda insanın manevi yönünü de besleyen bir unsurdur. Gönül bahçemizi yeşerten güzelliklerin kökleri, dua ile su bulur. İnsan, dua ederek kendisinde ve çevresinde güzel şeyler görmeyi talep eder ve bu talep, Yaratıcı’ya bir bağlılık duygusu geliştirir. Böylece dua, yalnızca bireysel bir arzu değil, toplumun iyiliği için de bir yönelmdir.
“Rabbim günahlarınızı affetsin, size mağfiret elbisesi giydirsin.” cümlesi, insanın hatalarını kabullenişinin ve üzerinde taşıdığı yüklerden arınma isteğinin bir yansımasıdır. Her insan fıtratı gereği hatalar yapabilir ve bu hatalar, kişinin kendisini kötü hissetmesine sebep olabilir. Dua ile, Yaratıcı’dan af talep eden bir kişi, aslında kendisini yeniden inşa etme, ruhunu temizleme çabasındadır. Mağfiret, Allah’ın merhametinin bir işareti olarak, insanın kalbini ferahlatır ve onu huzura kavuşturur.
Bir diğer önemli unsur ise, hayatımızda ve ahirette iyiliklerin çoğaltılması dileğidir. “Rabbimiz; Bize dünyada iyilikler ver, ahirette de iyilikler ver, bizi cehennem azabından koru.” ifadesi, hem bu dünya hayatındaki yaşantımızın güzelleştirilmesi hem de öteki dünyada karşılaşacağımız güzellikler için yapılan bir temennidir. İyilik, yalnızca kişisel bir kazanım değil, topluma da sirayet eden bir fazilettir. Dua, toplumsal barış ve kardeşliği yeşerten en etkili yollardan biridir.
Devamında, “Rabbimiz bizi, anne-babamızı ve bütün mü’mimleri hesap vereceğimiz günde bağışla Ya Erhamerrahimin!” şeklindeki talep, ailenin manevi önemine vurgu yapmaktadır. Aile olmak, yalnızca biyolojik bir bağ değil, aynı zamanda manevi bir sorumluluk ve destek zemini oluşturmaktır. Burada yapılan dua, ailenin birlikteliğini pekiştirmekte ve nesiller arası bir güven köprüsü inşa etmektedir.
“Allah'ım; Ölmüşlerimize rahmet eyle! Hastalarımıza ve hastalıklarımıza acil, kalıcı şifalar ver!” kısmı, öte dünyaya duyulan bağlılığı ve hayatta kalma mücadelesi verenlere karşı bir şefkat hissini barındırır. Kadim bir gelenek olarak dualarda, ölülerimize yönelik yapılan dualar; onların ruhlarının iç huzur bulmasını sağlamak ve bizlere bıraktıkları değerleri yaşatmak anlamına gelir. Hastalar için dua etmek, toplumsal bir dayanışma ve insan olmanın gereği olarak karşımıza çıkar.
“Düşmanlarımızı daima zelil ve mahkur eyle!” dileği, barış ve huzur arayışının bir yansımasıdır. Dua, sadece kişisel isteklerimizi değil, aynı zamanda sosyal adaleti, barışı ve kardeşliği de içermektedir. Düşmanlıkların sona ermesini, kinlerin silinmesini ve sevgi ile barış ortamının tesis edilmesini istemek, insanın doğal bir arzusudur.
Son olarak, “Bizleri ve aile fertlerimizi namaz kılanlardan eyle!” cümlesi ile dua, bireyin manevi hayatındaki ibadetin önemini yeniden vurgular. Namaz, sadece bir ibadet ritüeli değil, aynı zamanda insanın ruhsal gelişiminde ve güzellikler içerisinde yaşamasında bir rehberdir. Namaza yönelmek, ruhu besleyen, kalbi yücelten ve insanla Yaratıcı arasında derin bir bağ oluşturan bir eylemdir.
Sonuç olarak, bu dua, yalnızca bir istekler silsilesi değil; aynı zamanda insanın varoluş amacını sorguladığı, manevi huzuru bulma yolunda attığı adımlardır. Dua ile insan, kendisini, çevresini ve bütün hayatı güzelleştirmek, huzur ve mutluluk içinde yaşamak için Allah'a yönelir. “Ey Güzelleştiren!” ifadesi, bir çağrı olarak kalplerde yankılanmalı ve insanların umut ışığı olmalıdır. Bu dilek ve temenniler, insanın yaşamında ve ruhunda köklü değişikler yaratabilecek manevi güçtedir. Amin.