“Güvenilir Olmayanın Dini Olmaz” ilkesi, İslam ahlakının ve bireysel iman anlayışının en temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Mü'minlerin, hem ibadetlerini yerine getirirken hem de toplumsal ilişkilerinde, öz ile sözlerinin, görünüş ile davranışlarının tutarlı olmasının gerekliliği, dini yaşantının vazgeçilmez bir parçasıdır. Günümüz müslümanlarının en büyük sıkıntılarından biri, iman edenlerin çoğu zaman içsel değerleri ile dışsal davranışları arasında bir uyumsuzluk yaşamasıdır. Hz. Süleyman’ın hikayesindeki kuşun durumu, bu çatışmanın ne denli hatalı sonuçlar doğurabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Kuşun derviş kıyafetindeki kişinin niyetini doğru değerlendirememesi, onu avlanacak bir hedef haline getirmiştir ve bu örnek, insanların görünüşlerine bakarak yargı yapmanın tehlikelerini gözler önüne sermektedir. Hz. Süleyman’ın dervişin cezalandırılması yönündeki isteğine karşı kuşun yaptığı itiraz, özde bir güven anlayışının sağlanması gerektiğini vurgular niteliktedir; derviş giyimi ve görünümü, o kişinin karakterini asla yansıtmaz. Mü'minin güvenilirliği, sadece namazı, orucu ile değil, aynı zamanda başkalarının kendisine emanet verdiğinde bu emanetlere sahip çıkma kabiliyetiyle ölçülmelidir. Peygamber Efendimiz'in hadisleri, bu noktanın altını çizmekte ve bireylerin toplumsal hayattaki rollerini belirleyen ahlaki normları net bir şekilde ortaya koymaktadır. İslam, mü'minlerin yaptıklarıyla söyledikleri arasında tutarlılık sağlamasını, böylelikle hem kendilerine hem de topluma güven vermelerini istemektedir. Dolayısıyla, güvenilir olmayan bir bireyin dini değerlerini sorgulamak, inancının derinliğini eleştirmek açısından elzemdir; zira öz ile sözün birbiriyle örtüşmediği bir yerde gerçek iman, ilişkisiz kalabilir.