Gündem o kadar yoğun ki. Hangisine el atacağımızı bilemiyoruz bazen.
Daha şu Marmaris'te Cumhurbaşkanımızın da teşrif ettiği meşhur STK, MUHTAR, KANAAT ÖNDERLERİ yemeğini bile yazamadık.
Bodrum Belediyesinin 6 Mayıs'ta Heredot Kültür Merkezini "KAPATMA" rezaleti önümüzde dururken...
Pat diye çıkıverdi tahta kuruları.
Kemirmeye çalışıyorlar işte.
Kemirmek genlerinde var bu tahta kurularının...
Tahta kurusu demişken...
Tahta kurusu nerede çıktı?
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi üroloji ve beyin cerrahisi servislerinde görülüyor.
Ne zaman ?
İki yıl önce.
Peki neden bu haber ısıtılıp ısıtılıp gündeme tekrar servis edilmeye başladı?
Buna az sonra geleceğiz.
Bu tahta kurusu neden kaynaklanıyor önce ona bakalım.
Tahta kurusunun ana sebepleri;
* Tahtakurusunun olduğu bir mekandan, farklı mekana seyahat eden insanlar veya eşyalar aracılığıyla..
* Satın alınan ikinci el mobilyalar ve eşyalar..
* İç mekanlarda ihmal edilen ve yetersiz temizlik..
* Tahtakurusu yumurtaları veya yetişkin böcekler, uzun süre dışarıda duran eşyalarda gizlenebilir, böylece iç mekana gelen eşya ile eve yayılabilir.
* Haşere ve böcek sorunlarını sıkça yaşayan yerlerde, ilaçlama yetersiz kaldığında..
* Sıcak ve nemli iklimler, havalandırmanın yetersiz olduğu alanlar..
Yani senin evinde tahta kurusu varsa, hastaneye gitmişsen, seninle o da gider diyor. Yetersiz temizlik yapılıyorsa üremesi artar diyor. İnsanlar ve eşyalar, elbiseler ile taşınır diyor.
Sebepler bunlar. Üroloji ve beyin cerrahisi bölümleri yatış yapılan ve yoğunluğu en çok bölümler arasında değil mi? Sirkülasyonu en fazla bölümler arasında. Hastalar, hasta yakınları, ziyaretçiler, hatta evinde tahta kurusu olan hemşire veya doktorlar da pekala getirmiş olabilir...
Bu sıkıntı farkedildiği andan itibaren zaten İl Sağlık Müdürlüğü ilaçlama için kolları sıvamış mı, sıvamış. Bölümler karantinaya alınmış mı, alınmış. Karantina ne demek?
Araştırma Hastanesi gerekli açıklama yapmış mı bilmiyorum. Ama İl Sağlık Müdürlüğü enine boyuna detaylı olarak, ne olduğunu, nasıl bir tedbir alındığını, safahatı zaten açıklamış.
Peki iki yıl önce meydana gelen bu olay, tekrar nasıl oluyor da aniden gündeme geliyor?
Gündeme geldiği yer de önemli tabi.
Halk Tv ye postalanıyor. Halk Tv balıklama atlıyor ve haber yapıyor.
Ondan önce de yerel medyada haber yapılıyor. Daha dün yine bazı yerel medyada haber yapılıyor. Dedim ya; haber yapılan medya da önemli diye.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sağlık Bakanlığı birimlerinin haberlerini servis eden yerel medyanın sahipleri önemli.
Değil mi?
Gelelim zamanlamaya.
Malum.
Uzun zamandan beri zaten Muğla İl Sağlık Müdürü üzerinde oynanmaya çalışılan oyunu bilmeyen var mı bilmiyorum.
Muğla Araştırma Hastanesi nedir?
Burası 3 ncü basamak bir hastane. MKSÜ ile yapılan protokol çerçevesinde, hem doktor yetiştiriyor, hem tedavi hizmeti veriyor.
Yılda bir milyon hastaya hizmet veriyor.
Bir Milyon !
Organ nakli ve açık kalp ameliyatı yapan ender Hastanelerden birisi.
760 yatağı var. Yeni yapılan 1000 yataklı hastane tamamlandığında burası 1700 yataklı ŞEHİR HASTANESİ olarak hizmet verecek. Bakanlığın Beyaz Reformu ile birlikte doktor sayısı artarak hizmete devam eden bir hastane.
Peki neden bu şekilde gündem oldu?
Malum, hastane idarecileri görevlere sözleşme ile geliyor. Önümüzdeki Temmuz ayı nir çoğu için sözleşme dönemi. Muğla genelinde de bir çok başhekim olsun, hastane müdürü olsun sözleşmeleri yapılacak.
Araştırma Başhekiminin de sözleşmesi bunlar arasında.
Tabi bunları dakika dakika takip edenler var. İl Sağlık Müdürü de dahil olmak üzere görevden alınarak, yerlerine kendi istediklerini getirmek için çalışıyorlar.
Dikkat ederseniz, yapılan haberlerde, tahta kurusu çıkan hastane yönetimi hedef alınmıyor. Bunun yerine genel cümle kullanılıyor; Hastanelerde! denilerek, başhekimler denilerek servis ediliyor. Sonra minik bir cümle içinde hastane ismi geçiriliyor ama sanki o hastanenin eli-kolu bağlıymış da asıl ihmal ve sorumlu İl Sağlık Müdürlüğü imiş havası veriliyor...
Çünkü hastane " ben konuyu bildirdim, görevimi yaptım, sorun benden çıktı" şeklinde algılanıyor.
Yani şu Temmuz sözleşmeleri var ya..
Mevcutlar dahil olmak üzere, en az zayiatla atlatma derdine düşmüş sanki.
Araştırma Hastanesi enine boyuna hem kurumunu, hem de üst kurumu İl Sağlık Müdürlüğü çalışmalarını tane tane anlatmış olsaydı, konu bu makam bekleyenlerin elinde patlamış olacaktı çoktan.
Acaip bir durum.
Ana hedef tabii ki İl Sağlık Müdürü. İl Sağlık Müdürü dişiyle kuş tutsa da yaranamaz bunlara. Çünkü onlara göre karşı tarafta...
Kamu kurumlarının amirlerini dahi senden-benden diyerek yaftalayanlara ne demek lazım? Bu sadece Sağlık'la sınırlı mı sanıyorsunuz? Elbette değil.
Sözleşme dönemi gelen idareciler sessiz kalarak, üzenlerine düşen konularda çıkıp çatır çatır açıklama yapmayarak, " ben masumum, ya da ben karışmam" diyerek, hedef olmaktan kaçtığını zannederek göreve devam edebileceklerini mi zannediyorlar? Bu kupkuru boş hayal olur. Sadece kendilerini kandırmış olurlar.
Ben söyleyeyim;
En başta Araştırma Hastanesi Başhekimi, Hastane Müdürü olmak üzere 6 ilçe Hastanesi başhekimi ve 4 hastane Müdürünü değiştirip, yerlerine belirledikleri isimleri atatmak için her yolu deneyenlerin olduğunu açıkça söyleyeyim... Hatta kendi tarafına geçtiğini düşündükleri bir başhekimi de Sağlık İl müdürü yapmak için çalışanların olduğunu da....
Ben geçmişte Hastaneler için defalarca yazı yazdım. Temizlik dedim. Bunları görün ve önlemini alın dedim. Hatta bedel de ödedim. Lakin tahta kurusu var diyerek hiç birini hedef yapmadım. Ha bit, ha tahta kurusu çünkü.
Yılın yarısını Londra'da geçiren, Avrupa hayranları da çok iyi bilirler ki, daha iki yıl evvel hem Paris'i, hem de Londra'yı tahta kuruları istila etti. İstasyonlardan tutun da hastanelere kadar. Ama hiç kimse çıkıp da ne başhekimi, ne metro müdürünü, ne de belediye başkanını istifa etsin demediği gibi, gidip Kral'a da şikayet etmedi.
Burası Londra mı diyorsunuz....
Sadece Araştırma Hastanesi yılda bir milyon hasta kabulü yapıyor. 13 ilçeyi de katın içine.
Evet..
Senden-benden kavgasını körükleyerek özellikle kurum amirlerini kendi istekleri doğrultusunda dizayn etmek için tahta kurusundan medet umanların heveslerinin kursaklarında kaldığını hayretle izliyoruz.
Son söz olarak; temsil ettiği makamın şan ve şerefini, kendi şan ve şerefinden aşağıda görenler de büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilir.
Bu nedenle; en azından temsil ettikleri makamları korkmadan savunanların isimleri kalıcı olacaktır. Makamları gitse bile.
Sessiz kalmayı tercih edenler bir kere de olsa bunu düşünsün.
Der;
#SöylerimGeçerim