Gazeteci taraf olabilir. Olmadan gazetecilik yapılabilir mi bilmiyorum.
Gazeteci vijdanına doğruları koyarak mesleğini icra etmelidir.
Ciddiyet ve meslek etiği bunu gerektirir.
Gazeteci vijdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırmamalı kendisini. Şıkışmışsa, gazeteci kimliğini satmış demektir. Güvenilirliğini kaybeder. Kalem artık cüzdanı için yazar. Vijdan ve doğru ortadan kalkar.
Katı laikçiliğ savunan birinin Saadet Partisi gibi bir partide bulunma imkanı ne kadardır?
Ya da tam tersi. İslamı hassasiyetleri, şeriatı benimseyen birini CHP yönetimine alabilir mi?
Mümkün değil.
Ya da, PKK ya terör örgütü diyemeyen birinin MHP İl başkanı olma ihtimali var mıdır mesela?
Kemalizmi baş tacı yapan, laikliği vazgeçilmez kabul eden, seküler yaşamı ne pahasına olursa olsun savunan geniş yapıdaki insanların muhafazakar bir partiyi savunmaları mümkün mü?
İsraile terörist diyemeyen, HAMAS'a terör örgütü diyen, 15 Temmuza tiyatro diyenlerle içiçe olan, dinini yaşamak isteyenleri bağnaz gözü ile bakan, Ayasofya'nın Cami olmasına karşı çıkanların AK Parti gibi, muhafazakar bir partide ne işleri olabilir ki? Olmalarına imkan yokken neden AK Parti derler mesela?
O kalıba girmeleri mümkün mü?
Girmişlerse ?
Hiçbir zaman o kalıba göre hareket etmezler. Etmediler de.
Alacak-verecek konusu olarak gördüklerini hepimiz zaten biliyoruz.
İktidar bir bütündür.
Eğrisi vardır, doğrusu vardır. Hata yapmaz değildir. Herkesi ve her kesimi mutlu etmek de zaten mümkün değildir.
Lakin liboşlara dikkat etmek şarttır.
Medya üçüncü güçtür. Günümüzde belki de ilk iki gücü net olarak yönlendiren asıl güç. Buna bir de sosyal medya eklendiğinde...
Bayram değilken liboşlar sizde olanları, sizdekilerden bazılarını durmadan öpüyorsa..
Yerli, yersiz, alakasız, mesnetsiz bahaneler türetip ısrarla birilerini yağlıyorsa..
Gündemde tutmak için, toroslardan akan suyun bile neredeyse tek sahibi denmeye çalışılıyorsa...
Burada ne ahlaklı basından söz edilebilir, ne de etikten. Siyasetten zaten söz edilemez...
Omurgasızların çöreklendiği bir devre denk gelmek ne kötü.
Bunlar her ne kadar vicdanlarını cüzdanları için satmış olsalar da, asıl zihniyetlerini hiçbir zaman inkar da etmezler.
Bir bakmışsınız, banka sonuncusu hırsızlar, kızıl komünistler, girdikleri hapishaneden tünel kazarak kaçan, sonra da devletin silahlı güçleri ile girdikleri çatışmada geberenleri anmaktan geri durmazlar. Kıpkızıl komünist tayfanın yılmaz savunucuları..
Bu tipler, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a karşı, bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Hükümetine karşı baş kaldırarak yemin eden hadsiz teğmenleri açıkça savunmaktan da geri durmazlar. Alenen överler..
Bu tipler, nemalandıklarını görmek, koparamadıklarını da görmemek üzerine yazarlar. Bir toplantı mı oldu, ilgili, ilgisiz, yerli yersiz herkesin adını sayarlar, ama kontenjan, atama işlerini yapmayan milletvekillerinin adını dahi yazamazlar. Emir almışlardır çünkü. Yazarsan yemini keserim haaaaa...
Çokça görüyoruz bu misalleri...
Ye kürküm ye psikolojisi.
Cengiz Holdinge karşı her fırsatta demedik laf bırakmazlar. Cengiz Holding iktidar yanlısı ya.. Veryansın. İyi de, iktidar yanlısı mısın değil mi? Kimse sormaz ki bunlara. İşine gelen basar parayı tepe tepe kullanır çünkü bunları. Tam liboş psikolojisi..
Bu tipler, en büyük maharet tarafsız kalmak derken bile nasıl da kemiksiz yalan söylerler. Fondaş psikolojisi...
Kent lokantasını pek sever bunlar. İlla ümükten aşağı gömme psikolojisi...
Bu tipler, CHP li İzmir Belediyesinin, CHP li sendikaya bağlı, CHP li işçileri işsiz bırakmasına pek üzülürler, ama İstanbul'daki CHP li belediyelerin marul doğrar gibi işten attıkları işçileri bir kere bile ağızlarına alamazlar. Yoldaş psikolojisi..
Bu tipler CHP de çok seslilik derken, AK Parti'de demokrasi dersi veren kongreleri, sırf talepleri yerine getirilmedi diye yerden yere vururlar. Alkış tutan elleriniz kırılmasın emi?
Cümle şu; kıçının olmadığı yere başını sokmam diyenler, başından önce kıçını sokuyorsa.... İntikam psikolojisi.
Bunlar için Muazzez İlmiye bir Anadolu tanrıçasıdır...
Bunlar Che'yi pek severler. Ama Salih Mirzabeyoğlu, Ahmed Yasin, Necip Fazıl'ın isimlerine bile tahammülleri yoktur.. Cunta psikolojisi...
-----
İyi de kardeşm. Bunlar niye hep bizim tarafın bir kesimi ile ilgili?
Bam teli kalmadı, bir adet kürdan verelim.
Yolları bellidir. Hangi yolun yolcusu olduklarını, cümle aralarına serpiştirerek verirler mesajlarını.
Yolludurlar.
Yolan Kadronun müdavimidir bunlar. Siyasi ahlak, fikir, düşünce, doğru, yanlış, hak, batıl bunların kitabında hiç yazmaz. Kişi bazlı yalama ustadısıdır bunlar. Konu, cüzdan olunca her şeyi bir kenara bırakırlar. Kişinin kim olduğu onları hiç ilgilendirmez. Tarkan gibidirler. Para varsa Riyad'da konser bile verirler. Para varsa düşmanı ile bile kolkola girer bunlar. Para varsa anasını bile satar bunlar.
Yeter ki menfaat olsun.
Omurga yok.
Etik yok.
Ahlak hiç yok.
Karakterleri tamamen $a endekslidir.
Son Söz;
YALAN söylediklerini biliyoruz.
YALAN söylediklerini biliyorlar.
YALAN söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
YALAN söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
Buna rağmen YALAN söylemeye devam ediyorlar.
Der;
#SöylerimGeçerim