ADD Fethiye şubesi, ÇYDD Fethiye şubesi, Eğitim-İş sendikası ve Türkiye Halk temsilcileri Meclisi tarafından “101. Yılında Cumhuriyeti Selamlıyoruz” paneli yoğun katılım ile gerçekleşti. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Kurucu Üyesi Gazeteci Yazar Barış Terkoğlu, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı, Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Üyesi Müjde Tozbey ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Aydemir Güler; “101. Yılında Cumhuriyeti Selamlıyoruz” paneline konuşmacı olarak katıldılar. Panelde; Türkiye Halk temsilcileri Meclisi yürütme kurulu üyesi Aydemir Güler Cumhuriyet ve anti-emperyalizm, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclis üyesi Müjde Tozbey Cumhuriyet ve Kadın, Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi üyesi gazeteci ve yazar Barış Terkoğlu’da Cumhuriyet ve Laiklik konularında konuşma yaptılar. Fethiye Özer Olgun Kültür Merkezinde düzenlenen panel ile ilgili Türk Halk Temsilcileri Meclisini temsilen açıklama yapan Öğretim üyesi, Akademisyen Çiğdem Fulya Dönmez, etkinliğin öneminden bahsetti. Çiğdem Fulya Dönmez “101. Yılında Cumhuriyeti Selamlıyoruz” etkinliğini Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Fethiye Şubesi, Eğitim-İş ve Türk Halk Temsilcileri Meclisi birlikte düzenledi. Cumhuriyeti 101. Yılında selamlayacağımız bu etkinlik çok önemli. Etkinliğe katılım yoğun oldu. Cumhuriyeti selamladığımız bu etkinlik için herkese teşekkür ederim” dedi.
“SURİYE İLGİNÇ BİR ŞEKİLDE YIKILDI”
Cumhuriyet ve emperyalizmin planlarını anlatan Aydemir Güler “Bu gün burada sizlere Cumhuriyet’in değerini ve Cumhuriyet’i nasıl daha da sağlamlaştırmalıyız konularını anlatacağım. Cumhuriyetin değerini daha iyi bir şekilde ifade etmek için gündem de olan Suriye’den bahsetmek istiyorum. Suriye ilginç bir şekilde yıkıldı. Savaşın birinci evresinde Suriye direndi. Başer Esad’ın ilk dönemindeki uygulamaları Türkiye’nin bir dönemini hatırlatan uygulamalardı. Sonra bunlar unutuldu, önemsizleşti ve Suriye bir saldırıya maruz kaldı. O saldırıya maruz kalmanın temelleri o ilk döneminde atıldı ve sonra Suriye dünya kapitalizmi ile bütünleşme sevdasına girdi. Suriye’de özelleştirmeler başladı. Suriye’de kamu kurumlarının tasfiyesinin ve verimin nasıl artacağı konuşulmaya başlandı ve Suriye’nin gardı düştü. Bunlar bir ülkenin gardını düşürür. Bu günkü dünyada 2 alternatif var. Bir tanesi unutturulmaya çalışılıyor. Unutmadığımız ve her gün tanık olduğumuz her şeyin kar ve para ile ölçüldüğü bir ekonomi. Şartların para ve para ile döndürülmesi. O kadar döndürülüyor ki; artık bebekler bile para para diye yaşatılıyor ve öldürülüyor. Ekonomi; para için her şeyin yapılabildiği bir duruma geldi. Ekonomi başka bir şeyde olabilirdi. O toplumun ihtiyaçlarının ne olduğunun konuşulduğu, planlandığı, kar’ın gözü kör olsun, parayı boş ver; biz burada bir toplumuz ve beraber yaşıyoruz. Yaşıyorsak yaşlılarımıza beraber sahip çıkacağız, kimseyi işsiz bırakmayacağız ve bunun düşünüldüğü bir şey de olabilirdi ekonomi. İşte bir ülkede bu düşünce ağırlığını giderek kaybederse, önemsizleşirse; herkes bir birey olarak paçasını kurtarmaya bakarsa, her şey özelleştirilirse, o ülkenin gardı düşer. Suriye’nin 2000’li yılların ilk 10 yılının sonunda gardının düşmesi ve hedef haline gelmesinde bu vardı. Sonra Suriye kendini topladı ve Suriye’de bir halk direnişi gerçekleşti. Artık mesele Baas partisi olmaktan çıkmıştı. Suriye’de çok farklı toplumlardan oluşan bir ülke ve bu ülke ancak laiklik ile birliğini koruyabileceğini gördü. Laiklik bir tercih değil dünyadaki farklı kültürlü ve inançlı insanları bir arada tutabilen en büyük unsurdur. Suriye bir arada olamadı ve laikliğini koruyamadı. Sonuçta; Suriye özelleştirmelerin, büyük şirketlerin var olduğu ve her şeyin para ile döndüğü bir ülke haline geliyor ki; gardı ikinci kez düşüyor. Kim kazandı diye sorarsanız. Bence İsrail kazandı. İsrail kazandı demek, emperyalizm kazandı demektir. İsrail’in son bir yılda daha da arttırdığı ve mutabakat sağlandığı soykırım politikalarını; emperyalizm olmadan sürdürmesi imkansızdır” dedi.
