ABD'de geçtiğimiz yıl kasım ayında yapılan başkan seçimleri ve ertesinde çıkan şiddet olayları yüzümüzü bu ülkeye çevirmemize neden oldu. Başkan Kennedy'nin hâlâ karanlıkta kalan bir suikast sonucu öldürülmesi ve sonra gelen başkanlardan Nixon'un görevden alınmasından sonra artık bu gibi olayların son bulduğunu düşünmüştük ama demek ki yanılmışız.
Önceki gün görevini yeni başkan Biden'e devreden eski başkan Trump için çok şeyler söyleniyor. Alışılmışın dışında bazı davranışlarından dolayı kendisine deli diyenler bile var. Biz aynı görüşte değiliz.Onun kuşkusuz bir kısım hataları olmuştur, ancak dünyadaki yeni oluşmaya başlayan dengeleri çok iyi fark etmiş, ABD dolarının egemenliğine dayanan sistemin çökmekte olduğunu görerek ülkesinin ulusal sınırları içinde üretime dayalı güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşması gerektiğini anlamıştır. Fakat ABD'deki kurulu düzen henüz bu değişime izin vermeye hazır değildir. Bir bakıma Trump erken öten horoz olmuş ve rakipleri tarafından kesilmiştir.
Biden'in seçimi alması ve ilk iş olarak Trump rejiminin izlerini silmeye başlamış olması başta bizim muhalefet olmak üzere küresel finans çetesi ve ondan nemalanan kişileri sevindirmiştir. Ancak biz bu sevincin uzun süreli olmayacağını düşünüyoruz. Zira ok yaydan bir kere çıkmıştır. Türkiye'de olduğu gibi 20. yüzyıl özlemi içinde olan gerici siyasetle 21. yüzyılın yeni ve dinamik siyasetinin uygulayıcıları tüm dünya üzerinde olduğu gibi kıyasıya bir savaşa girmiş olup bu savaş yeni düzenin zaferiyle sonuçlanacaktır.
Biden ne yapacaktır, icraatı nasıl olacaktır? Yeni başkan göreve gelir gelmez aldığı kararlarla uygulayacağı siyasetin ip uçlarını vermiştir. Biden'in ilk kararı şirketlerden alınan verginin arttırılacağı yönünde olmuştur. Buna paralel olarak ABD'nin Trump zamanında çekildiği Paris anlaşmasına yeniden katılma kararı almıştır. Böylelikle ABD atmosfere salınan CO2 emisyonunu azaltma ve zaman içinde geriletmeye söz vermektedir. Bu iki karar ABD'de yerleşik sermaye üzerinde olumsuz etki yapacaktır. Yatırımlar azalacak ve belki bir kısmı tümüyle son bulacaktır. Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerle rekabet etmekte güçlük çeken ABD sanayi daha da kötü duruma düşecektir. Sonuçta sermaye ülkeden kaçacak ve başka ülkelerde kendine şans arayacaktır.
ABD kökenli sermayenin dışarı kaçması Biden'e yabancı ülkeleri rahatlıkla denetleme fırsatı sağlayacaktır. Dışarı gidecek olan sermaye zaten küresel çeteye aittir, bu bakımdan onun dışarıda olması ABD için bir sorun değildir. Üstelik ABD'nin alt yapısı çökmek üzeredir. Demiryolları 1930 ların teknolojisiyle ayakta kalmaya çalışmakta, enerji santrallerinin çoğu barajlar 100 yıllık ömrünü tamamladığı için çalışamamakta, kentlerin sosyal alt yapısı da köhnelikten her gün arıza vermektedir. Böyle bir alt yapıyla üretimde sıçrama yapmaya gayret etmek akılcı bir iş olmasa gerekir. Biden de kendi açısından doğru olanı yapmış ve bir süre daha vaziyeti eskisi gibi idare etmek yolunu seçmiştir.
Bunun ABD içinde ne gibi sonuçlar doğuracağını göreceğiz. Ancak Biden'in bir kararı daha vardır ki ABD'li işçilerin büyük tepkisine neden olacak gibi görülmektedir. Trump döneminde özellikle Meksika sınırından ülkeye yönelik göçler engellenmeye çalışılmış, yatırımların da artmasıyla işçi sınıfı rahat bir nefes almıştır. Şimdi ise Biden Meksika sınırına inşa edilmekte olan duvarın durdurulması kararını vermiştir. Bunun iki sonucu olacaktır. Birincisi, ülkeye olan yasa dışı göç kolaylaşacak, böylelikle işçi ücretleri düşecektir. İkincisi ise Meksika sınırından kaçak uyuşturucu girmesi neredeyse serbestleşecek, bu da Latin Amerika'daki bir kısım diktatörlerin ömrünü uzatacağı gibi ABD içindeki yasa dışı grupların palazlanmasına yarayacaktır.
ABD dolarının dünya üzerindeki kirli egemenliğini sürdürebilmesi için ABD askerinin dış ülkelerde her an bir tehdit unsuru olarak varlığını sürdürmesi gerekir. Biden'in bunu bilmemesi düşünülemez. Bu bakımdan Trump tarafından başlatılan askerin geri çekilmesi siyasetini terk edeceğini düşünmekteyiz. Bu da gösteriyor ki dünya bir süre daha ABD askeri varlığının başına sardığı belalarla uğraşmaya devam edecektir.
Hükümetimiz Biden konusunda doğru bir politika izlemiş, onun ne gibi bir siyaset izleyeceğini bildiği halde zeytin dalı uzatmaktan çekinmemiştir. Öte yandan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın temaslarında da anlaşılacağı üzere Biden'e bir hoş geldin mesajı olarak Irak'ın Sincar bölgesine operasyon sinyalleri verilmeye başlanmıştır. Bu gerçekleşirse ABD yönetiminin nasıl bir cevap vereceği merakla beklenmektedir.
Her ne olursa olsun, dünyamızı hareketli günler beklemektedir. İçte ve dışta küresel çete ve onun temsilcilerine karşı yeni dünya düzeninin kurucuları tarafından verilen kavga şiddetlenerek devam etmektedir.